Yetim Vakfı’nın kuruluş sürecinden biraz bahsedebilir misiniz, hangi ihtiyaca binaen vakıf kuruldu?
Tabii, vakfın bir kuruluş sebebi var. Özellikle 2016 yılından beri Esed rejiminin Halep’te başlattığı bombardıman Halep yetimhanesini de etkilemişti. O sırada yetimhane mevcudu 103 kişiydi ve bu çocuklarımızdan 47’si hayatta kaldı. Bu yetimhanenin sakinlerinden bir tanesi de henüz 1 yaşında bile olmayan Sevra bebekti. Sevra bebeğin anne ve babası evlerine isabet eden bombalar sonucu şehit oluyorlar, Sevra bebek ise moloz yığınlarının altında çığlıklar atarken onu fark edenler tarafından kurtarılıyor. Sevra bebek ve diğer yetim çocuklarımız bölgeden açılan bir koridorla kurtarılıyorlar, daha sonra bu çocuklarımız Cerablus’taki yetimhanede yaşamaya devam ediyorlar.
Yetim Vakfı olarak buradaki çocuklarımızın eğitim, sağlık, kıyafet, gıda ve diğer her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Yetim Vakfı bu kurtarma operasyonundan da ilham alarak 2017 yılında Dünya Yetimler Günü’nde kuruldu. Henüz 4 yaşında olan vakfımızın çalışmaları iki sac ayağı üzerinde oturtulmuştur.
Birincisi psikososyal destekler ve eğitim çalışmaları, ikincisi ise nakdi, fiziksel destekler ve kalkınma projeleri şeklindedir. Psikososyal destek çalışmaları vakfımızın kuruluş sürecinden bu yana üzerinde durduğu bir çalışma. Aynı zamanda gerek Suriye içerisinde gerek Türkiye’de anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise dönemlerindeki yavrularımızın eğitim ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Ekonomik ve fiziksel anlamda ise yetim hamilik sistemiyle çocuklarımızı destekliyoruz. Yetim hamilik çalışmasına yeni başladık. Şu anda bu sistemle desteklenen yetim yavrumuz bin 800’ü geçti. Yine Suriye’deki aileleri ayda bin lira ile desteklediğimiz kardeş aile projemiz de var.
Peygamberimizle Cennette İki Parmağın Birbirine Yakınlaştığı Gibi Olmak
Yetim yüreklere karşı tam olarak sorumluluklarımız neler, dünyadaki çalışmalarla farklılaştığımız noktalar var mı, bizi bir yetim kardeşimize destek olmaya iten şey nedir?
Bizim inancımız yetim çocuklarla ilgili inanılmaz ölçüde ilgi ve alaka ortaya koyuyor. Daha net bir ifadeyle bir vakit namazımızı kaçırmamızla bir yetim çocuğa bakmamamız arasında bir fark yok. Kur’an-ı Kerim’de 23 tane ayet-i kerime var. Bu ayet-i kerimeler bize yetim çocuklarımızla ilgili sevgi, şefkat ve merhameti, onların mallarına, mülklerine ve ellerindekilere çok dikkat etmemiz gerektiği, yetimi itip kakmamak gibi hatırlatmalarda bulunuyor.
Yine Peygamberimiz (sav) daha doğmadan babasını, 6 yaşlarında validesini, 8 yaşında dedesini kaybetmiş birisi. Kızların diri diri gömüldüğü bir toplumda Peygamberimiz (sav), kendisine gönderilen mesajları Hz. Ali ve Musab bin Umeyr gibi çocuklar üzerinden dünyaya aktararak bize de büyük mesajlar veriyor. Efendimiz (sav) bir yetimin başını okşamanın ibadet olduğunu, elimizin değdiği her bir saç tanesince günahlarımızın silindiğini ve bir o kadar da sevabını kazanacağımızı ifade ediyor. Yine Efendimiz (sav) “Ben ve bir yetime kefil olan kişi cennette bir arada olacağız.” buyuruyor. Bunların tamamı bize ilham veriyor ve yollarımızı aydınlatıyor.
İkinci sebebimiz ise dünyadaki dramatik yetim tablosudur. Bugün dünyada 400 milyon civarında yetim çocuktan bahsediliyor. Dünya yetimlerinden bir ülke kurmak istesek Çin ve Hindistan’dan sonra en fazla nüfusa sahip üçüncü ülke oluyor. Yine 150-200 milyona yakın yetim çocuk da organ ve fuhuş mafyalarının, dilenci şebekelerin ve misyoner çalışmaların kıskancındalar. Biz İslam dünyası olarak bu çocuklarımıza sahip çıkmazsak maalesef kötü niyetli grupların eline geçiyor.
Uğruna mücadele edilen en büyük zorluklar, kişide en sağlam hasletler inşâ eder. İnsan yara aldığı yerden, iyileşmeye başlar.
Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre çocukların içinde bulunması gereken yaşam ve Filistinli çocukların şu anki yaşamları arasında çarpıcı bir fark var.
Filistin’de; yaşanan savaş, göç ve tutuklamalar sadece savaş esnasında değil, savaşa tanık olmamış kuşaklar arasında da travmatik kalıtımsal aktarımlara sebebiyet veriyor.