Pozitif Disiplin
Pozitif disiplin, davranışların yönetilmesi gerektiği durumlarda çocukların davranışlarını kontrol edebilmeleri için öncelikle yetişkinlerin kendi davranışlarını kontrol edebilmeleri gerektiğini savunmaktadır. Yetişkinlerin kendi davranışları üzerine odaklanmak aslında çocukların temel ihtiyaçlarını ele almaktadır.
14.01.2025

Pozitif Disiplin

pozitif-disiplin1.jpeg

Pozitif disiplin, davranışların yönetilmesi gerektiği durumlarda çocukların davranışlarını kontrol edebilmeleri için öncelikle yetişkinlerin kendi davranışlarını kontrol edebilmeleri gerektiğini savunmaktadır. Yetişkinlerin kendi davranışları üzerine odaklanmak aslında çocukların temel ihtiyaçlarını ele almaktadır. Zira çocukların ihtiyaçlarını ve büyüme esaslarını bilmeyen bir yetişkinin çocuğa uygun disiplin yöntemlerini uygulama ihtimali zayıftır. Yetişkinlerin kendi davranışları konusunda farkındalıkları oluştuğu zaman; çocukların öz değer algılarına zarar vermeden, davranışları üzerindeki sorumlulukları onlarla paylaşarak, düşüncesizce tepki vermek yerine bilinçli davranarak, uzun vadede çocukları cesaretlendirici ve etkili metotlar öğrenip uygulayarak hem kendilerinin hem de çocuklarının davranış değişikliklerini gerçekleştirmeleri mümkün olacaktır.

Çocuklar sosyal varlıklardır. Çocuklar kendini ve hayatı sosyal ortamlarda öğrenirler. Sosyal bir varlık olmak en temelde bir şeylere ait olmak, sevildiğini ve önemli olduğunu hissetmek ile ilişkilidir. Çocukların ilk aidiyet, sevgi ve önemli olduklarını hissettikleri sosyal ortamları aileleri ve ebeveynleridir. Bu hislerin karşılanması için çevrelerinden aldıkları mesajları değerlendirirler. Bu mesajların doğru iletilmemesi çocukların yanlış inançlar geliştirmelerine yol açar. Yanlış inançlar ve düşünceler bilinçli olmasa bile çocukların hedeflerine ulaşmak için yanlış yollar seçmelerine neden olur. Bu yüzden pozitif disiplin, çocukların sevildiklerini ve önemli olduklarını hissettirmekten başlar. Bu yapılmadığında ortaya dört yanlış inanç ve dört yanlış hedef çıkar: 

  1. Dikkat Çekme-Yanlış İnanç: “Yalnızca ilgi çekebildiğimde kendimi bir yere ait olmuş hissederim.”
  2. Güç elde etme-Yanlış İnanç: “Yalnızca yönetim benim elimdeyken ya da en azından bana patronluk taslamana izin vermediğimde bir şeylere ait olmuş hissederim.”
  3. Öç alma-Yanlış İnanç: “Hiçbir yere ait değilim ama en azından ben de senin canını yakabilirim.”
  4. Yetersiz Hissetme-Yanlış İnanç: “Bir şeylere ait olmam imkânsız. Uğraşmaktan vazgeçiyorum.”

Bu dört unsurun birisi veya birkaçı ortaya çıkmaya başladıkça ve devam ettikçe ebeveynlerin pozitif disiplin mantığından uzaklaşmaya başlamaları riski ortaya çıkabilir, sınırların bir türlü oturtulamamasına neden olabilir. Ailelerin disiplin ve sınır noktasında zorluk yaşamaya çoğunlukla buradan. Buradan hareketle çocukların sevilme, ait olma, değerli hissetme gibi ihtiyaçlarına odaklanmaları için ebeveynlerin yapabileceği bazı şeyler şu şekildedir:

Sevginin Karşı Tarafa İletildiğinden Emin Olmak

Sadece özel zamanlarda değil, çocuklara gün içerisinde de sevgiyi ifade etmek. Çocuğu ile olan biricik ilişkisinde sevgi ifadelerini çeşitlendirmek ve bunu farklı zamanlarda yaymak (Çocukların yaş özellikleri gözetilerek, küçük yaşlarda kucaklamak, gıdıklamak, sarılmak, büyük yaşlarda sarılmak ya da ufak sevgi dokunuşları yapmak gibi).

Birlikte vakit geçirmek de çocukların sevildiğini hissetmelerine yardımcı olur. Bu zamanlarda sadece çocuk ve yetişkinin birlikte yapmaktan keyif alacakları etkinlikler planlanabilir, küçük yaşlarda her gün, daha büyük yaşlarda haftada bir gün olarak planlama yapılabilir.

Hoşgörülü ve Kararlı Olmak

Ebeveyn-çocuk etkileşiminde farklı aile tutumları görülmektedir. En çok karşılaşılan tutumlardan birisi katı disiplin anlayışıdır. Çocuklar karar verme sürecine dâhil edilmez, katı kurallar konur ve özgür olmayan, kurallara uymadığında ağır cezalar alan bir çocuk görülür. Tam tersinde ise müsamahakâr ebeveynler vardır. Sınırsız özgürlüğün olduğu, çocuğun kendini güvende hissetmediği bir ortam oluşur. Pozitif disiplin anlayışındaki ebeveynler hem hoşgörülü davranır hem de kararlılıkla sınırları çocuklarına aktarırlar. Bu ailelerde çocuk kural koyma aşamasında kararlara katılır ve herkese saygılı olan kurallar içinde çocuk ailenin evreni değil, bir parçasıdır.

Önce Ne Yapılacağına Karar Vermek, İstenilen Davranışı Açık Bir Şekilde İfade Etmek ve Uygulamak

Ebeveyn kendi davranışlarının uygun olup olmadığını gözden kaçırabilir. Çocuğun davranışlarını kontrol etmek yerine o anda kendi davranışlarına odaklanmaları, kararlı ve tutarlı olmaları olayların istedikleri yönde değişimini sağlayacaktır.

“Hayır” Diyebilmek ve Alınan Kararları Sonuna Kadar Uygulamak

Uygun olmayan durumları, davranışları, istekleri, kabul etmemek normal ve iyi bir şeydir. Çocuk nedenini anlamıyorsa nedenleri açıklanabilir.

Çocuklar istedikleri olmadıklarında beklemek yerine ebeveynini zorlar. Ebeveyn problemin ne olduğunu, hangi noktalarda, nasıl bir müdahale bulunmasını gerektiğini belirlemelidir.

  1. Problem durumunu tanımlamak: “Bulaşıkları yıkarken sürekli beni çekiştirip benimle oyun oynamak için ısrar ediyorsun ve ben işimi bir türlü yapamıyorum.”
  2. Çocuğun duygularına saygı göstererek onun ne istediğinin anlaşıldığını ifade etmek: “Senin benimle oynamak istediğini anlıyorum ancak bu her zaman mümkün olmayabilir.”
  3. Çocuğun yapmaması değil, yapması istenilen davranışı açıklamak ve bu duruma birlikte çözüm bulmak: “Bulaşık yıkamam gerekiyor. İşim bitinceye kadar yanımda oyuncaklarınla oynayabilir ya da resim yapabilirsin.”
  4. Hisleri açıklamak ve sınırları belirlemek: “Bu durumda beklemenin senin için zor olduğunu anlıyorum ama beni çekiştirdiğin zaman işimi bitirmekte zorlanıyorum. Böyle bir durumda, işim bitinceye kadar mutfağın kapısını kapatacağım.” (Verilen kararlar mutlaka uygulanmalıdır.)

Ceza Yerine Bilgilendirme Yapmak ve Hataları Öğrenme Fırsatları Olarak Kullanmak

Ceza kısa bir zaman diliminde davranışı durdursa bile uzun vadeli etkileri oldukça olumsuz olmaktadır.

Cezanın çocuklardaki etkileri: Cezanın Dört İ’si

  1. İçerleme: “Bu hiç adil değil. Yetişkinlere güvenemem.”
  2. İntikam: “Şimdi onlar kazanmış olabilir ama bunu yanlarına bırakmayacağım.”
  3. İsyan: “Bunu onların istedikleri gibi yapmak zorunda olmadığımı kanıtlamak için dediklerinin tam tersini yapacağım.”
  4. İçine kapanıklık: Sinsilik: “Bir dahaki sefere yakalanmayacağım.” B. Öz saygıda zedelenme: “ben kötü bir insanım.”

Ödül ve Övgü Yerine Cesaretlendirici İfadeler Kullanmak

Ödül çocuğun dürtüselliğini arttırabilir, övgü ise öz saygılarını olumsuz etkileyerek başkalarının yargılarına bağımlı olmaya sebebiyet verebilir. Cesaretlendirme veya teşvik etme ise çocuğun öz güveninin gelişmesini destekler.

 Ömer Faruk Şeker